Az Gören Eğitimi ve İçeriği
“Az gören” eğitiminin amacı işlevsel görme çalışmaları ile görme kalıntısına sahip olan ve tıbben “görme engelli ya da kör” kabul edilen bireylere “görmeyi” öğretmektir. Böylece çocukların toplumsal hayata ve normal eğitim sürecine uyumunun sağlanması ve yaşamlarını bağımsız bir birey olarak sürdürmesi desteklenmektedir.
Görme kalıntısı olan çocuklarda 0-6 yaş arasında uygulanan erken müdahale eğitimi, görmenin işlevsel hale getirilmesi için büyük önem taşımaktadır. Ayrıca bu süreçte doğumdan itibaren ailelerin psikolojik ve eğitsel olarak desteklenmesi de çocukların eğitimlerinde aktif rol oynamaktadır.
“Az gören eğitimi“nde, bireyin sadece tıbbi veya akademik gelişimini değil tüm gelişim alanlarına yönelik duyular arası çalışmalar yürütülmelidir. Bu nedenle çalışmalar farklı disiplinlerden oluşan uzmanlar tarafından yürütülmektedir.
Tıbben total kör olarak tanılanmış olmasına rağmen görme kalıntısına sahip bireylerin yoğunlaştırılmış görsel rehabilitasyon ile; uyumsuz ve hatalı görme yada baskılama davranışlarının yerine; fonksiyonel görme, ışık ve kontrast faktörleri, çalışma mesafeleri, optik araç-gereçlerle oryantasyon gibi alanlarda, çocuğun tüm gelişimini göz önünde bulundurarak görsel fonksiyonda etkinlik geliştirme ve işlevsel görme programları çerçevesinde, çocukların yeteneklerini tam performansla kullanabilmeleri hedeflenmektedir.
“Az gören” çocuklar erken müdahale eğitimi sayesinde kendi kapasitelerini sonuna kadar kullanarak görmeyi öğreniyorlar. Eğitimler sonunda “az gören” çocuklar, farklı disiplinlerdeki eğitim uzmanlarından aldıkları “erken müdahale eğitimi” sayesinde, beyaz bastona ihtiyaç duymadan, yürürken başka bir kişinin koluna girmek zorunda olmadan, fiziksel bir destek ya da yönlendirme olmadan bağımsız olarak hareket edebilme özgürlüğü kazanmakta, dahası bu çocuklar, “görmeyi öğrenerek” paten kayabilmekte, bisiklete binebilmekte, resim yapabilmekte, toplu taşıma araçlarını kimseye ihtiyaç duymadan kullanabilmekte ve normal alfabeyle okuyup yazabilecek duruma gelebilmektedirler.
Bu nedenler ve istatistikler bize Türkiye’de “az gören” kavramının disiplinler arası yaklaşımlarla değerlendirilip, acil önlemler alınması gerektiğini göstermektedir.
Bu toplumsal gerçekten ve ihtiyaçtan yola çıkarak; görme yeteneğinin fonksiyonel kullanımı amacıyla, eğitsel değerlendirmeler ve uyarlamalarla, “az gören” bireyin; tüm bedenini koordine edebilmesi, reflekslerini ve beden hareketlerini hızlandırabilmesi, günlük yaşam aktivitelerini yerine getirebilmesi gibi yaşamsal konularda görsel rehabilitasyon uygulamaları yürütülmelidir.
Göz hastalıklarının çeşitliliği ile işleve bağlı fonksiyonel görme her vakada ayrı yorumlanabilir. Bu nedenle her çocuk için işlevsel görme değerlendirilmesi yapılarak bireysel eğitim programı hazırlanmalı ve çocuğa özel uygulamalar sürdürülmelidir.
“Az Görenler”de Erken Tanı, Gelişim Süreçleri ve İhtiyaçlar
0-6 yaş dönemi, çocuğun gelişiminin en hızlı ve en kritik olduğu yıllardır. Çocuklar, gelişim özellikleri açısından, yetişkinlerden farklı, çabuk öğrenen, uyarıcılara açık, kendilerine özgü varlıklardır. 0-6 yaş dönemini kapsayan bu yıllara “erken çocukluk dönemi” adı verilmektedir.
Hızlı gelişim süreci olarak çok önemli olan bu dönemde, yapılandırılmış zengin eğitim ortamları, onların ilerleyen yaşlarda gösterecekleri zihinsel, sosyal, bedensel ve eğitsel performanslarının göstergesidir.
İyi düzenlenmiş bir ortamda, iyi planlanmış, kaliteli eğitim almaları çocukların gelişimi açısından son derece önemlidir.
Yapılan araştırmalar, çocukluk yıllarında kazanılan davranışların büyük bir kısmının yetişkinlikte, bireyin kişilik yapısını, tavır, alışkanlık, inanç ve değer yargılarını biçimlendirdiğini göstermektedir. Bu açıdan da erken çocukluk eğitimi çocuğun ilerideki yaşamını etkileyecek önemli bir süreçtir.
İnsanların dış dünyadan aldıkları bilgilerin %85’ini görme kanalıyla aldığı tahmin edilmektedir. Bu gerçekten yola çıkarak “az gören” çocukların erken tanılanması ve müdahale edilmesi kritik olan bu dönemin en az zararla atlatılması için son derece önemlidir.
Gelişimin çok hızlı olduğu bu dönemde karşılaşılan görme yetersizliği çocuğun gelişim hızını yavaşlatacak ve öğrenme becerileri kazanmasını zorlaştıracaktır.
Pek çok kas becerisi, hareketi yapan kişinin izlenmesi ve taklit edilmesi yoluyla öğrenilmektedir. Gören çocuklar altı ay içerisinde görme duyularını kullanarak çevre ile ilgili bilgiler edinir. Görme duyusu küçük çocuğa dünyayı bütünleştirmiş bir biçimde sunar. Çocuğa yakın çevresi dışındaki nesneler ve kişiler hakkında da bilgi sağlar.
Bilişsel gelişim, duyuların kullanılmasını gerektirir. Zihinde bulunan her şey ilk olarak duyular aracılığıyla algılanır. Duyular aracılığıyla edinilen bilgiler insanlar ve nesneler hakkında kavramların oluşmasını sağlar. Normal gelişen bir çocukta doğal gelişim ve yeterlilikleri düşündüğümüzde, “az gören” çocuklarımızın da akranları gibi yaşlarına uygun gelişimlerini tamamlayıp, çevrelerine tepki veren, yönerge alan, bağımsız hareket edebilen, gruba katılan, öğrenme becerilerini gerçekleştirebilen çocuklar durumuna gelebilmeleri için özel eğitim yöntemlerine gerek vardır.
Eğitsel Yaklaşımlar
Çocuğunuzun görme derecesi tıbben kör olarak tanılanmış olmasına rağmen;
- Işığa tepki gösterdiğini
- Herhangi bir nesneyi başıyla takip ettiğini,
- Herhangi bir nesneye doğru yönelebildiğini gözlemliyorsanız;
Çocuğunuz kör değil “az gören” olabilir.
Yeni doğan bebeklerde gözün fiziksel yapısındaki farklılıklar, görsel uyaranlara tepkisizlik, ebeveynle göz kontağı kurmama, çevre ile iletişimini daha çok dokunma ve işitme yoluyla kurma gibi davranışlar görme yetersizliğine işaret edebilir. Aynı zamanda ilerleyen yaşlarda gözlenen bazı davranışlar da görme yetersizliği belirtileri olabilir. Örneğin, gözlerini kısarak bakma, TV’yi çok yakın seyretme, gözlerini ovma veya kırpma, cisimleri yüzüne yaklaştırarak bakma, geceleyin veya hafif karanlıkta çarpma veya düşme, işaret ettiğiniz cisimleri görememe ve eşyalara çarpma gibi.
Bu davranışlardan bazılarını çocuğunuzda gözlemliyorsanız, vakit kaybetmeden göz doktoruna başvurulmalıdır. Ayrıca eğitsel değerlendirme yaptırılarak rehabilitasyon süreci başlatılmalıdır.